İlk filminden burada bahsetmiştim, diğerlerini yeni tamamladım. Ben bir hastalıktan muzdaribim, şöyle ki, ilkini seyrettim ya, diğerlerini de seyreylemek zorundaymışım,yarım bırakırsam yönetmenine ayıp olurmuş gibi bir duygusallık... Alacakaranlıkgilleri de bu yüzden seyrediyorum, başladım bikere, napimduramıyorum... Çekirdek gibi yani...
Konumuza dönersek, Pariste Geceyarısı en çok beğendiğim, Romaya sevgilerle ise tiksindiğim film oldu.
6 Aralık 2012 Perşembe
29 Ağustos 2012 Çarşamba
The Fall - Düşüş


Bunun gibi sahnelerle dolu, çok güzel bir film olmuş. Çok beğendim. Yine kenara köşeye attığım filmlerden biri. Ben ne ön yargılı insan evladıyım yaf. Neyse ki geç de olsa seyreyledim, içim rahat, sinema buymuş, bayıldım, hiç bitmese dedim...
25 Temmuz 2012 Çarşamba
MELANCHOLİA
Filmde uzun bir düğün faslı var, sinemada seyreylemiş olsaydım -ki afişine bakıp, gitmezdim- herhalde ilk yarıyı düğün faslıyla kapatmışlardır. Aslında gördüğüm en güzel düğün organizasyonuydu. Neden benim böyle bir eniştem yok ( enişteyi de 24 ten biliriz) neden kimse bana böyle bir düğün yapmadı diye içlendim.
Filmde çok güzel, fotoğraf kalitesinde görüntüler var. Yani tamamı böyle. Bitip te çok hoşuma gidince araştırma gereği duydum, meğer yönetmeni lars von trier imiş, hakkını da gani gani vermiş...
Filmde psikolojik bir doğal afet durumu ya da onun gibi ilginç bir konu işlenmiş, bunu da ilk kez gördüm ben, hem konusu orjinal hem sarsıcı hemi de bittiğinde mal gibi ekrana bakakaldım daha da ayrıntı vermem , bence seyreyleyin, sizi de utandırsın...
12 Haziran 2012 Salı
Entelköy Efeköye Karşı
Dondurmam Gaymak gibi süper bir referansı var filmin bi kereeee...Ekolojik dengeyle ilgili konusu, direkt benim ilgi alanıma giriyor ikiiiii...Bir de bayıldığım ege köylüleri, ege şivesi, ege türküleri ihtiva ediyor ki içeriği, ben böyle organik filmi beğenmezmiyim a günlük???
Filmde aşırı doz toplumsal mesaj var, ama sıkmıyor çünkü ege şivesiyle, bol küfürlü , çok matraklar. Malesef acıklı durumdaki köylü profilimize dair net ve doğru çözümlemeler eylemiş film, farzı misal;
-önce sınıf bilinci edinmelisiniz. köylümüsün burjuvamısın, işçimisin, nesin?
-köylüyüz, köylüyüz, evet.
-...rak köylüsün! südünü yoğurdunu şehirde marketten alıyosun, üretmiyosun, bütün gün kahfede okey oynuyosun...
gibi...
Filmde aşırı doz toplumsal mesaj var, ama sıkmıyor çünkü ege şivesiyle, bol küfürlü , çok matraklar. Malesef acıklı durumdaki köylü profilimize dair net ve doğru çözümlemeler eylemiş film, farzı misal;
-önce sınıf bilinci edinmelisiniz. köylümüsün burjuvamısın, işçimisin, nesin?
-köylüyüz, köylüyüz, evet.
-...rak köylüsün! südünü yoğurdunu şehirde marketten alıyosun, üretmiyosun, bütün gün kahfede okey oynuyosun...
gibi...
Tolga Çandar'dan ailecek severek dinlediğimiz 'şu köyceğiz yolları' nı çok güzel söylemişler, gönlerdir yine dilimde... Heleee film bitince Tarkanım gümbür gümbür 'benim sadık yarim kara topraktır' ı söylemiyor mu? wallahi de söylüyor günlükçüm...
Tek itirazım, Nejat Yavaşoğulları'nadır; rockçılardan da yeteneksizi çıkabiliyormuş demek ki, o nasıl bir karikatür tiptir, ne gereksiz bir karakterdir...Babasını sevmezdim zaten...peeehhhhh...Film güzel ama...Gerçek...
11 Haziran 2012 Pazartesi
Berlin Kaplanı
Eyvah Eyvah ne bizden, ne cana yakın filmdi, güldük eğlendik, hatta duygulandık mı ne? İkinciye de aynı beklentiyle gittik, biraz buruk döndük, aynı tadı vermedi. Ata bir damar yakalamış, ver duygusalı, ver duygusalı...Berlin kaplanı da aynı eksende, fazlaca insan duygusuna oynayan bir film olmuş. Tipler de çok sempatik değildi, uğruna kavga edilen senaryo bu muydu ki?
30 Nisan 2012 Pazartesi
ALBERT NOBBS


11 Nisan 2012 Çarşamba
Siyahlı Kadın
Eğer klasik korku filmlerini seviyorsanız, bu filmi de seversiniz, çünkü, olması gereken bütün klişeler var; eski, ürkütücü bir ev, karanlık ortam, kendi kendine hareketlenen oyuncaklar, sis, pus vs...
3 Mart 2012 Cumartesi
Perfect Sense

22 Şubat 2012 Çarşamba
La piel que habito - İçinde yaşadığım deri

ALMODOVAR sen bizim her şeyimizsinnnnn!!!!
Film mükemmel, ellerine sağlık Pedrocum, Antonio'ya 10puan10puan10 puan, film Volver kadar hatta daha da iyi. Sayfalarca spoiler attırmak ister deli gönül ama yapmıyorum, tutuyorum kendimi, seyreyleyecekseniz, öncesinde sakın bir şey okumayın, sizi de çok şaşırtacak, gazını kaçırmayın derim, 6. hisse dönmesin, yazıktır, güzel film, çok güzel, okumayın.
21 Şubat 2012 Salı
Kronjuvelerna - saray mücevherleri

28 Ocak 2012 Cumartesi
Bir Zamanlar Anadoluda

Tabi film bizim için epey bir geyik malzemesi olmuş, adı unutulmamış, içinde bulunduğumuz durumu nitelemek için sevdiğimiz bir tabir halini almıştı.
Yani bizim için yeri çok ayrıdır, külttür, şöyledir, böyledir...
Sonraaa, Kasabadır, Uzaktır, takıntı yaptım, takibe aldım, hoşuma da gitmeye başladı, İklimler'i çok beğendim, Üç maymun'u bi tık daha az beğendim en son da Bir zamanlar Anadolu'da patladı. Ödüller, festivaller, olaylar olaylar... Çok gitmeye teşebbüs ettim, Mayıs sıkıntısından sonra tövbeeee! dediğim yönetmenin filmine, olmadı, evde seyrettim. Beklentiyi de fazla yükseltmişim biraz hayal kırıklığı oldu sanki. EEEHH İŞTE diyim sen anla bloğum.

19 Ocak 2012 Perşembe
ELEGY - BARCELONA BARCELONA


Birkaç ay önce seyretmiştim, geçen gece tv. da yarısından başlayıp tekrar seyrettim. Bayılıyorum Penelope'ye VOLVER'den beri, filmde adını müthiş çekici telafuz ediyor 'consuela', çok estetik yakınlaşma sahneleri var, penolepenin güzel göğüsleri fora, zeki, esprili ve çok uzamayan dialoglarına bittim. Ben Kingsley'inde sıkı takipçisiyim, aralarındaki 30 yaş farka rağmen, aşık olan ama bu aşka inanmayan, 20 yaşındaki öğrencisinin kendine olan aşkına gerçekten değer veremeyen, korkan 'görmüş geçirmiş' profesör durumunda...
Keşke 'aşkın peşinde' şeklinde klişe bir çeviri yerine 'ağıt' olarak bırakılsaymış adı. Daha çok yakışıyor çünkü. Temposu düşük, YAVAŞ bir film, aksiyon, fantastik öğeler, çok şaşırtıcı gelişmeler içermiyor, dikkat!!!

Penolepe cepte, Javier, malum, woody allen filmlerini sevdiğimi söyleyemem , en iyisi de bu bence, ama sadece o kadar...

13.san sebastian uluslarasi film festivali'ndeki gosteriminden once woody allen'in sahnede seyircileri kahkahaya bogan su konusmayi yaptigi film:
"simdiye dek cekilmis en muhtesem filmlerden birini gormek uzeresiniz. bu varolusla ilgili cok derin, karisik ve onemli bir film! sahsen ben burada kalip izlemeyecegim, daha once filmi gordum cunku. filmi begenirseniz cok mutlu olacagim. javier* filmi sizinle birlikte izleyecek, eger filmden nefret edersiniz bunu onunla tartisabilirsiniz."
5 Ocak 2012 Perşembe
FLYPAPER

4 Ocak 2012 Çarşamba
DOUBT- Şüphe

Philip Seymour Hoffman -Meryl Streep karşılıklı mükemmel görünüyorlar. Galiba yavaş filmlerle birbirimizi buluyoruz. Anladım ki benim tarzım 'gerçekçi sinema' fantastik, aksiyon vs. gerçek dışı halleri beni filmden koparıyor.
Şüphe'den akılda kalan, peder'in dedikodu vaazı;
Kadının biri adamın birinden ölesiye nefret etmektedir. içinde saf kötülük barındıran bu kadın, adam hakkında ahlaksızca, namussuzca bi' dedikodu çıkartır. ama çıkarttığı bu namussuz dedikoduları kendisine yediremeyen adam, kendisini öldürür. kadın yaptığı hatanın farkına varır ama geçtir. en sonunda kiliseye günah çıkartmaya gider ve papaza yaptığı kötülüğü anlatır. "üzgünüm demiş" kadın. "o kadar kolay değil!" demiş peder. "eve gidip, bi' yastık alıp çatıya çıkmanı istiyorum! onu bıçakla yırt ve sonra bana gel" demiş. kadın eve gitmiş, yastık ve bıçağı alıp çatıya çıkmış. çatıda esen rüzgara karşı bıçağı yastığa saplamış. sonra da söylendiği gibi kiliseye geri gitmiş. peder; "yastığı bıçakla deştin mi?" diye sormuş. "evet" demiş. kadın. "sonuç ne oldu?", "tüyler" demiş, "tüyler mi?" diye sormuş peder. "her yer tüylerle doldu!"şimdi gitmeni ve rüzgârda savrulan tüm tüyleri toplamanı istiyorum!" demiş. "bu imkânsız!" demiş kadın. "nereye dağıldıklarını bilmiyorum, rüzgâr hepsini dağıttı!", işte..."demiş peder, "bu dedikodudur!,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)