27 Aralık 2011 Salı

Afterwards

John malkovich ve adı ne olursa olsun benim için losttaki kate olarak var olacak olan hatun gayet sakin ve yaşayarak oynamışlar. Filmin temposu düşük, yinede sonu merak uyandırdığı için kendini seyrettiriyor, ne çok iyi ne de kötü bir film. Beğendim galiba.

BEASTLY

Yakışıklı, zengin, kendini beğenmiş kolej çocuğu ve gururlu, anlayışlı, fakir kız hikayesi, kaçıncı versiyon bilmem ama piyasa bu tip filmlerle dolu, neden halen daha bu tip filmler çekiyorlar anlamadım.

Çok şükür bilgisayarda ileri sara sara kısa sürede bitirdim.

Bu film ayrıca bana birazda Robert Pattisonun oynadığı Twilight filmlerini andırdı. Onlarıda beğenmemiştim, bunu da beğenmedim.

Sherlock Holmes

A GAME OF SHADOWS

Eski versiyonlarınıda sevmeme rağmen, yeni versiyonları gerçekten çok iyi kurgulanmış. Oyunculuk, efektler, müzik hepsi harika, filmde şu da olsa tadından yenmezmiş diyebileceğiniz hiç bir şey yok. Dört dörtlük olmuş.
Adamlarımız yine (R.Downey JR ve Jude Law) harika oyunculukları ile iş başındalar. Guy Ritchi hayranı değilseniz, şu filmleri (Lock, Stock and Two Smoking Barrels, Snatch,Rock n Rolla ve elbette S.Holmes I) de izleyin derim, sonra oturup konuşuruz. :) Bu adam gerçekten iyi.

Filmin dizisi bile (3 bölümlük mini dizi) harikaydı. Şimdiki teknoloji ile harmanlanmış, harika bir müzik eşliğinde size çağırıyor.

21 Aralık 2011 Çarşamba

Crazy Stupid Love

Hah hah ha... Nefis olmuş. Çok eğlenceli buldum, değişik bir konusu var ve sürükleyici bir film. Ben beğendim, tavsiye ediyorum.

16 Aralık 2011 Cuma

The Beaver

Bu, kunduz olmak zorunda kalan bir babanın, Walter Black'in hikayesidir.

Ailesi ile problemler yaşayan, evinde aradığı desteği, işinde aradığını bulamayan ve depresyondaki bir babanın hikayesi...

Seyredin derim, hiç bir şey kaybetmeyeceksiniz, aksine iyi bir drama izlemiş oılursunuz, eğer seviyorsanız.

Baba olmak gerçekten zor...

14 Aralık 2011 Çarşamba

ZAMANA KARŞI ( IN TIME )




Hep boş vakit filmleri önerecek değiliz :) son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden bir tanesi daha. Parasız adam şerefsiz adam felsefesi üzerine birde zamanınızı harcamayın değerini bilin felsefeside eklenince öğreti sahibi bir film olmuş. İzlerken mantıksızlık aramayın fikre odaklanın ve şapka çıkarın keyifle seyredeceğiniz bir film olur. Filmde hiç kimse yaşlanmadığı için tamamen genç bir kadro var . Sümüklü justinde iyice oyuncu olmaya başladı artık. Amanda bacımızda eşşek gözleriyle bütün bir film boyunca alttan bakışlar atıyor ama sevimli bakışlar. Dikkat ettiyseniz filmin konusuna pek girmiyorum ki keyfi kaçmasın :)
Kesinlikle ve kesinlikle seyredin iyi seyirlerrrr...

Along Came Polly


Eski bir film ama yeni izledim. İzlemediyseniz, arayıp izleyin diyemeyeceğim.

Yine klasik bir romantik film...! Bunları neden izlemek zorundayım bilmiyorum ama yine Jennifer Aniston için katlandım diyebilirim.

Çok iyi not veremeyeceğim.

13 Aralık 2011 Salı

Dedemin İnsanları

"Uzun zamandır sinemaya gitmedik" dedi hatun evde otururken boş boş.
"Hadi kal gidelim o zaman" dedim.
Ne var ki vizyonda acep derken, bizim hatun baklayı çıkarttı ağzından, "Dedemin insanları" var dedi, ona gidelim.

İyi gidelim de; bu Çağan Irmak, sulugöz yaptı bizi Babam ve Oğlumda. Şimdi bu filmde de salya sümük olmayalım, karizmayı çizdirmeyelim durduk yerde derken, kendimizi salonda bulduk.

Yine iyi kadro kurmuş, senaryoyu cuk oturtmuş, filmi de çekmiş, Çağan Irmak.

Anlayacağınız, gittik, gördük, mısırımızı yedik, yıllık dökülesi gözyaşımızı döktük, çıktık filmden.

"Hangisi daha güzel" dedi hatun? "Babamın İnsanları mı, Dedem ve Oğlum" mu?

Amma da soru ha...! İkisine de doyamadık ki!!! Bu daha iyi olmuş, bu...

1 Aralık 2011 Perşembe

Babamın Penguenleri

Müthiş adam şu Jim Carrey, yine iyi iş çıkartmış, ailecek izlenecek komik filmlerden biri daha, önceki filmlerini sevdiyseniz, bunu da seveceksiniz eminim.

Her Hollywood filminde yapılan klasik Amerikan propagandalarından bu filmde yine göreceksiniz. (Amerikan Kartalı)

29 Kasım 2011 Salı

YETİMHANE- JULİA'NIN GÖZLERİ


El Orfanato, hayatımızın gerilimi. Çok seviyoruz, Simon yavrum nası tatlı, nası üzdü bizi...
Belen rueda'ya bayılıyoruz, iki filmde de o oynamış. İki filmin yapımcısıda aynı, Guillermo del Toro. Ama Julianın gözleri, gerilim filmi klişelerini öyle çok tekrarlıyor ki, bu yüzden ,yetimhane kadar olamıyor...

KAPTAAAANN SAĞDA İNECEK VAR.


      
      Marvelin süper kahramanları yakında aynı filmde bir araya gelecekleri için kaptanıda izleyeyim bari dedim .Oldum olası bu herife uyuzumdur zaten fantastik dünyanın en gereksiz kahramanı olduğunu bir kere daha anlamış oldum. Film ilkokul çocuklarına hitap ediyor. Fantastik hastası olmama rağmen beğenmedim arkadaş .Örümcek adam eline alsa küsküyü eşşek sudan gelinceye kadar dövse bunu ne güzel olur.

FATHER OF INVENTION ( BULUŞ BABASI )

    Şimdi bak kevın amca sana son bir şans daha vericem. Aslında bu senin son şansındı ama bağımsız filmlere destek vermek için bu yönetmen kardeşimin filminde oynamışsın o yüzden aldın bu son şansı haberin ola. Filmin orta kalite bişi olmuş ama komedi sevenlere yinede tavsiye edicem senin güzel hatırın için.
''arkadaşlaaaar film fena değil en azından amerikan pastası gibi cıvık komedilerden değil izleyin izleyin''.
Duydunmu kevin amca bu son kıyağımdır haberin ola hade get şimdi...

KÖTÜ ÖĞRETMEN




Cameron Diaz hayranı filan değilim korkulu gözlerle bakmayın bana.
ama okulda böyle öğretmenler olmasını isterdim hani :) paragöz bir öğretmenin yediği haltlar , başından geçenlerle ilgili eğlenceli bir film işte . Ben keyifle seyrettim cameron bacım güzel oynamış justin sümüklü kalmış yanında. Boş zaman geçirgeci filmlerden biri  komedi sevenlere tavsiye ederiimmm.

MUTLU MUTLU

Belkide hayatımda ilk defa norveç yapımı bir film izledim farkında olmadan izlediysem bilemiyorum tabii. Evliliğinde mutsuz olan iki çiftin yaşadıkları anlatılıyor filmde ama bu adamların ilişki anlayışları kesinlikle türklere göre değil.biraz müstehcen sahneleri var dikkatli izleyin. ben sonuna kadar izledim filmi sonunda bişey olmasını beklemiyordum birşeyde olmadı zaten :) gerçek mutluluğun insanın yanıbaşında olduğu geyiği işte.Yinede sıkılmadan izledim az biraz tavsiye ederim :) izyi seyirler

BEBELERE BALON










 eeee çocuklarımızıda unutmamak lazım dimi :) ya ben hala kopamıyorum bu çizgi filmlerden . Son zamanlarda izlediğim ve beğendiğim çizgi filmlerden bir kısmını paylaşıyorum. hepside güzel ama şirinlerin yeri apayrı :) 
ŞİRİN BABAAAAA !!!

Bugün ne izlesek diye düşünüyorduysanız, (sanki bugün ne pişireceğinize karar verdiniz de..! Bir bu dert eksik kaldı) alın size eğlenceli bir film, gerçi, konunun nereye varacağı, ne anlatmak istedikleri çok anlaşılır değil yani senaryosu zayıf ama iki dev oyuncu sizi alıp götürüyor.

28 Kasım 2011 Pazartesi

KILLER ELİTE




     ya bu jason abi ne zaman silahı elinden bırakacak arkadaş memlekette adam kalmadı vurdu bu herif. Film aslında biyografiymiş öle dedi arkadaşlar :) bu ne biçim hayat arkadaş insanmısınız siz.Grubu kurmuşlar king partisi gibi adam vurmaca oynuyorlar.Kadro iyi oyunculuklar iyi senaroyoda fena değil.
     Aksiyon sevenler için yinede izlenmesi gereken bir film kaçırmayın derim yani.

OYUNUN SONU





ekonomi ve borsayı sevenlerin bile hiçbir halt anlamadığı ve sonuna kadar elle tutulur hiçbir diyaloğun geçmediği aptal bir film. Kevin amcanın hatırına sonuna kadar seyrettim ama sonrasında kendimden utandım resmen :) oyununuz batsın . Kesinlikle seyretmemeniz gereken filmlerden biri.

BOŞ KAFA İLE İZLENECEK FİLMLER :)






 ATEŞLİ FESTİVAL : Tipik amerikan parti komedilerden biri.Bu amerikanın yeni yetme gençlerinin hepsi gerçek aşkı ararlar zaten ve bizde bunu yutarız , ulen böle şeyler çekipte çoluğa çocuğa amerikan rüyası kurdurtmayın :) yalan bunlar yok böle şeyler gerçek hayatta.müstehcen sahneler var ailece izlenmez.










NEDİMELER : arkadaşını paylaşamayan iki hatunun maceralarını anlatıyor.arada bir sadece tebessüm ettiren ve hiçbir şey düşündürmeyen boş bir film.bizim düğünlerde de birden fazla sağdıç olsa birbirlerine düşseler :) ne güzel senaryo olur dimi hehehe.















MONTE CARLO : Üç kız kardeş maceralı bir seyahate çıkarlar ve her zamanki gibi yine gerçek aşkı bulurlar.kemal sunalın ikizinin olduğu film vardı ya o daha eğlenceli :) izlerseniz anlarsınız ne demek istediğimi.








haydiiinnn iyi seyirlerrr

LİMİT YOK


     Fıstık gibi film işte ya . akşam evde canınız sıkıldı değişik konusu olan bir film arıyorsunuz işte budur.hangi tarz filmlerden hoşlandığınız hiç önemli değil beğeneceğinize eminim.
     Biliyomusunuzzz insan beyninin tamamını kullansaydııı neler yapardı neler geyiklerini yıllardır kendi aramızda yapmışızdır , işte bu filmde bunun üzerine kurulu sadece tek bir hap yetermiş meğerse :) viagra gibi bişi işte :)
neyse daha fazla konuya dalmadan size iyi seyirler diliyorum

Children Of Men

Hadi sizi bir dertten ve bir avuç TL den daha kurtarayım dedim, sonuna kadar izledim.
Siz izlemeyin diye...

25 Kasım 2011 Cuma

The Company Men

The company men!!!

Çok sıkıcı geldi bana tamamlamakta zorlandım açıkcası. Yıllarca aynı şirkette çalışıp, krizde işini kaybeden 3 arkadaşın! hikayesi.

Çok cazip değil ama yine kadroyu ön plana çıkartırsak, sevenleri izlesin derim. (Kevin Costner sevenler değil tabi ki.)

24 Kasım 2011 Perşembe

Zaman Yolcusunun Karısı


Arşivde bekledi biraz, bu akşama kısmetmiş... Fikir güzel, kitabı daha da güzelmiş, filminde biraz sıkıntı var, ya da biz ortalama zekalarımızla tam vakıf olamadık ama boşluklara takılmazsanız, seyredilir...
Eric Bana'nın genetik ve mucizevi bir yeteneği var, zamanda yolculuk edebiliyor ama bunun süresini, zamanını, yerini vs. belirleyemiyor, olayları değiştiremiyor, bir de yanında hiçbirşey taşıyamadığı için her kayboluşta tamamen çıplak kalıyor (bu önemsiz bir ayrıntı) Zamanda gezerken de bir annesiyle, bir karısının çocukluğuyla karşılaşıyor, daha fazla ayrıntıya girmiyorum, iyi seyirler diliyorum...
dipnot;
1) Bizler, eşlerimizin meslekleriyle ilgili çok şikayet etmeyelim, zaman yolcusunun karısı da olabilirdik... Neler neler çekti o kadın...

2) 90 larda bir dizi vardı, yine zamanda yolculuk yapan bir adam vardı, onu hatırladım, çok aradım görselini bulamadım... Bayılırdım küçükken...

23 Kasım 2011 Çarşamba

The Holiday

Bugünki filmim bu..! Romantik filmlerden hoşlananların kaçırmaması gereken bir film...

Yalnızlık mı hissediyorsunuz, özlem mi çekiyorsunuz, sevgilinizden yeni mi ayrıldınız, hayatınız çok mu monoton, Jude Law, Jack Black, Kate Winslet ve Cameron Diaz hayranı mısınız,
k-a-ç-ı-r-m-a-y-ı-n.....

Yarın ki filmde görüşürüz. The Company Men izlemeye çalışacağım.

22 Kasım 2011 Salı

Tresspass

Nicolas Cage dedim, Nicole Kidman dedim, ne film olur dedim... olmadı... Olduramamışlar. zahmet etmeyin derim. Zahmet ettim pişmanım...:(


17 Kasım 2011 Perşembe

Before sunrise- Before sunset



Bu iki film yılllaaaaarca listemde durdu, seyredemedim. Zamanı gelmemiş demekki. Bu arada beklerken yıllanmış, da ha lezzetli olmuş. İkisi de güzel. Aralarında 9 sene var iki filmin, üstelik -ilki beğenilen filmin devam filmi hayal kırıklığıdır! mottosunu da yıkmış, 90'lara özlem duyanlar kaçırmasın...
Kısaca konuyu da özetlemek ister deli gönül;
Ethan hawke ve Julie delpy trende tanışıp sohbet etmeye başlarlar, elektrik alış-verişi doğar, Ethan h. Julie d. yi ikna eder, Viyanada inerler, gün doğana, sun rise eyleyene dek yürürler,konuşurlar, ve bir sene sonra aynı yerde buluşmak üzere söz verirler, buluşabilirlermi, bu da ikinci filmin konusu işte...

5 Kasım 2011 Cumartesi

Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm




Aklınızın alamayacağı kadar Behzat Ç. hayranıyım.Dizinin nerdeyse tüm replikleri ezbere bilirim.Filmi gelecek diye yazdan beri tırnaklarımı kemiriyorum.Hayatımda ilk defa yaz bitsin ekim gelsin istedim.Hep senin için Behzat.Ben senin için açan çiçeklerden, sıcak havalardan, tiril tiril elbiselerden vazgeçtim.Yok bu çok duygusal oldu.herneyse:)



Filmin vizyona girdiği ikinci gün gittik aslında.Bu kadar geç yazıyorsam, bu kadar hayranı olduğum bir filmi, en güzel haliyle anlatmak istememden(valla bak).
Ha post'u gönderdikten sonra eminim gene beğenmekte zorlanıcam zira yazarak birşeyleri anlatmam genelde pek mümkün olmuyor..Herneyse volume 2:)

Benim gibi bir deli Behzat Ç. hastasıysanız film isterse hiçbir şeye benzemesin gene de deli olursunuz.Neyse ki film bu kadar basit değildi.Birincisi bu kadar komik olabiliceğini eminim kimse düşünmemişti.Çok çok uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum."Marksist Ülkücü" hala kulaklarımızda.Artık bana siyasi görüşümü soranlara "ülkücüyüm, lakin en marksistinden." diye cevap veriyorum.

Harun'un "Ulan benim babamda emekli bu Red Kitt benide gömmesin?Hayır ben onu hertürlü gömerim o ayrı!" demesi,

Akbaba'nın "Ne haymanası ya ben 3 gündür evde bira içiyorum." repliği,

Tahsin müdürün 4 tane rus için "Bi ahlak büroyla görüşiyim.." demesi,

Harun'un cinayet üzerinde "Abi eğer bu mantığı yürütürsek adamların köpeğin yavrusuyla bi sorunu olması lazım" şeklinde ki inanılmaz tespiti,

Hayalet'in bir türlü bulamadığı tabut için "Amirim allah aşkına bana böyle tabut mabut buldurma ya, bana yaşayan, nefes alan bir şey söyle, ortalığın *** koyayım, patoz edip getireyim ama beni böyle cansız cansız şeylerle uğraştırma ya!"

Pembo'nun tabuttan "Küfür yok lan yavşak!" diye fırlaması,

Akbaba'nın Tübitak'tan mısınız? sorusuna "Yok lise 2 terkim" cevabı,

Behzat'ın amirlerine "Adam katil, insanları gömüyor. siz de burada gerçekleri gömüyorsunuz; siz de katilsiniz." çıkışı,

Savcımın anlam veremediğim(sanırım her kadın gibi:) anlayışlı halleri,

Behzat'ın Songül'ü kızı gibi mi yoksa bir kadın gibi mi sevmek arasında kalması,

Ve en sonunda Songül'ün ölmesi..

İşte beklenen Behzat Ç. filmi buydu zaten.Başkası olsa Songül çoktan kurtulmuş, dramatik hastane sahneleri fıldır fıldır dönmüş, savcı çoktan çekip gitmişti..
Behzat böyle gerçek işte..

Gerçi Emrah Serbes'in Son harfiyat romanını okuyup filme gidenler Red Kit'in olayının bu kadar basit ve psikopatça işlenmiş olmasına biraz bozulmuşlar.Red Kit'in vermek istediği sosyal mesajın yerine gitmediğini, tam olarak yansıtılamadığını düşünenler var.Doğrudur.Kitabı özel olarak okumamayı tercih ettiğim(maksat filmden tat almak) için yorum yapamıyorum.

Gel gelelim güzel filmdi azizim.

Gene olsa gene giderim..Gitmediyseniz gidin derim.

Bu arada Red Kit'in derdi benimle..Benimde annem emekli hehe:)

4 Kasım 2011 Cuma

Deli deli olma

* Bir güzel film daha; Deli Deli Olma. Çocuklar bu işi biliyor. Çok sevimli, bilmiş bir kız çocuğu var, adı da; ALMA!

* 'Up in the air' Diye bil film, bence ilginç, güzel olmuş. Senaryo ödülü de aldı sanırım. Bizim Orhanın anası da oynuyor, hatunu beğeniyorum çok.

Ortaya Karışık


Durudan sonra bütün kalelerime girildiği ve bütün hobilerim zaptdediği üçün kendime ayırabildiğim kısıtlı zamanlarda, okuyorum ya da ferhatçımla film seyrediyoruz. Genelde de başladığımız filmi bitmeden birimiz uyuya kalıyoruz ya da sonraki günün enerjisinden harcamamak için yarıda bırakmayı seçiyoruz. Bazen bir hafta sürüyor, bir filmi bitirebilmemiz. Bu ay Bunları seyrettim köşemizin ilk filmi, Dorian Gray; hiç beklemediğim kadar iyi çıktı.Oscar Wilde hikayesinden uyarlanmış, güzel güzel.
2. si The imaginarium of doctor parnassus; ki gerizekalı bir film, ama şaşırttı beni, şöyle ki, filmi seyretmeden herhengi birşey okumamıştım, afişine de dikkatli bakmadım. Kendime diorum ki ,
-bu esas oğlan, jony depp galiba, yok yok, judd love, yok canımmm colin farrel bu, yok yok hiç biri değil
aslında şuymuş, Baş rol oyuncusu, heath ledger, filmin büyük bölümünü çektikten sonra, evinde ölü bulunmuş, kalanını da yakın arkadaşlarından oluşan bi kadroyla tamamlamışlar.

3. numero; Vavien; ikili zaten malum, duruşları bile, sempatik. Film de ilginç olmuş. Ne çok yerli film giriyor vizyona, ne güzel filmler çekiliyor güzel yurdumuzda değilmi a dostlar...
4. film; 5 Vakit. Reha erdem filmi. Yavaş filmlerden ama 'Uzak' kadar değil! Ben beğendim. Çocuklar üzüldüğünde, doğaya karışmış cansız yatarken çekilen görüntüleri giriyor araya, anlamlı bir metafor eylemiş yönetmen.

5.Newyork, I love you, 15 ayrı yönetmenin çektiği aşk hikayeleri var, tabiki hepsi New yor^k'ta geçiyor, ve bir şekilde hayatlar birbirine değiyor. Zaten bu teknikle film çekmeyen bir biz kaldık. Yönetmenlerden biri de Fatih Akın, oyunculardan biri de Uğur Yücel. Film de eeeehhhh işteeee...
6. ve son The box. Kamuran abladan hazetmiyorum ama, film seyretmeye değer. Bazen gereksiz uzasa da sonunda toparlıyor ve finali için tekrar söylüyorum ki seyretmeye değer.

Seyretmek kolay tabi ama okumaya gelince yavaş kalıyorum, farkındayım. Ayşe kulin in biografilerini çok seviyorum, özellikle de geçmiş dönemleri de anlatıyorsa. Eski istanbul, Osmanlı imp. son dönemleri ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kalabalık bir ailenin yaşadıkları...

Önümüzdeki ay aynı yerde, aynı saatte...
Bu ayki 'yediğim içtiğim benim olsun, okuduğumu, izlediğimi anlatıyım' köşeme buyrun; Adalet Peşinde diye çevirmişler, nası bişey biliyomusun günlük: Yılmaz Erdoğan bişey söylemişti bi zaman: Filmlerde, kötü adam bi kişi öldürür, iyi adam da kızar, onbeş kişi öldürür diye, işte ondan...





Zindan Adası da pek güzel giriş, gelişme ama sonuçta hayal kırıklığı yarattı, yine de güzel.
Precioaus; acı bir hayat hikayesi. Ömrümü yiyen film. Bir kızcağızın başına hep en kötüsü gelir... Bizde şarkısı var ya hani; Ünzile...
Başka dilde aşk, adı üstünde aşk temalı bir film, benim gibi lakabı kütük olanlar sıkılabilir.