4 Kasım 2011 Cuma

Toplu Gösterim


Ajan Saltta abartı aksiyondan başka bir şey bulamadım, beklemiyordum da ama turist için meraklanmıştım, sinemada seyretmek için birkaç girişimim de oldu ama başka şeyler çıktı, gidemedim -iyi ki- gidememişim, bence fiyasko. Venedikte film çekelim, kanallarda kovalamaca oynatırız, angelina dudaklarını, gözlerini bölertir bizde gişemize bakarız dedikleri aşikar ama johnny Deppin ne işi vardı bu tezgahın içinde? kesin onu da Angelina kandırmıştır! Bradi de kandıran bu kadın değilmiydi?
Bir taraftan da film beni Tomb Raiderlı yıllarıma götürdü. Bilgisayar başında bir anahtar ararken geçen saatler ve hatta günler... TR 2 Venedikte de geçiyordu, Lara croft kanallarda yüzer, sürat teknesi kullanır, havaya uçurur, iki kötü adam bir de kuduz köpek aynı anda saldırır, hepsini haklar, bir küçük yardım paketiyle 'aaaahhhhh' diye bir hoş sedayla kendine gelirdi. Olsa da oynasam...

Blek sıvan blek sıvan, aşığım sana nataliportman demek istiyorum sayın okuyucular. Bir oyuncu daha varmıdır ki, filmde balerini canlandıracağı için bale yapmayı öğrensin ve de dublörsüz bu kadar başarılı kuğu gölü baş balerinini oynasın. Veyyahutta, aşnafişnesini ezberlediğimiz, 8.henrinin kötü kalpli zevcesini oynarken bu kadar inandırıcı olsun da kendinden bir nefret ettirsin, bir merhamet uyandırsın... İki filmi de çok beğendim, tavsiye de ederim tabiki...

İkisi de çok dramatik filmler. Ağlamak isterseniz, tavsiye ederim, aman benim derdim bana yeter fazlasını istemem derseniz, bulaşmayın çünkü gerçekten sarsıyor.

Filmi her zamanki bilmiş önyargılarımla, baştan bi reddettim, sonradan da beğendim, Aylinden devam kitabını yürüttüm, bitmek üzere. Film, insanı, 'gidiyorum arkadaş, yüreğimin götürdüğü yer neresiymiş bi bakim hele, içimde kalmasın, görmek istediğim yerler var, beni tutmayın, eywallah' demeye itiyor. Zararlı neşriyat diyebiliriz bu anlamda. Tabi bizim gibi, çapayı atmış, gemiyi limana sabitlemiş insanları bozmaz ama uyarması benden:) Devam kitabı daha farklı, Liz kafayı evlilik kavramına takıp, tarihçesini, nedenlerini sonuçlarını araştırıyor. Aslında hayatlarımızın çok önemli bir parçasıyla ilgi bir çalışma olması nedeniyle bence okunmalı. Üstelik eğlenceli bir anlatımı var.Ben filmide kitabı da beğendim. En çok ta Bardemi beğendim.

Malum nedenlerden dolayı kendimce kendisinden hazzetmediğim ama kitaplarını okumaktan da kendimi alıkoyamadığım Pamuğun bir diğer güzel romanı, Masumiyet Müzesi. Konu çok tanıdık, bir yeşilçam melodramı ama anlatım yine çok güzel, özetle bir paragrafa sığabilecek konu bunca sündürmeye karşın atlamadan okutturuyor kendini. Bana da yazarın hakkını yazara verip, müzenin yolunu tutmak düşüyor.

ve bir sürü vasat, sözetmeye değmeyecek film seyrettim. Vakit kaybı olanları yazmıyorum. Hangi ara izlediğimi benim de anlamadığım bu kadar filmin yanında ancak iki kitap okuyabildim, çok bekleyen kitabım var, ama Duruşa okumaktan kendime okumaya fırsat kalmıyor ki günlükçüm, ben napim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder